“Atha Yoganusasanam” Yoga’nın Yaratıcısı Patanjali’nin ilk Sutrası- yoga ile ilgili ilk aforizması. Tüm yoga biliminin bu Sutra’dan yola çıkarak başladığını ve devam ettiğini düşünürsek ne kadar önemli bir Sutra olduğunu daha çok anlarız.
Geeta Iyengar ilk Uluslarası Yoga toplantısını geçen yıl bu adla Pune’de, babasının Vefatı sonrası gerçekleştirdi ve 3 yıllık tecrübesi olanlara kapılarını açtı. Normalde Pune’de ki Ramamani Iyengar Enstitütüsün’den ders alabilmek için yıllarca beklemek ve hatta adını bekleme listesine yazdırmak gerekiyor. Geeta Iyengar’ın herkese kapılarını açması hem genç Yogi ve Yoginilere, hem yani başlayanlara hem de tecrübeli Iyengar öğretmenlerine büyük bir fırsat yarattı.
Ben de Türkiye’den Fatma Bol ve Aykut Öztürk ile katılıyorum. Yaklaşık 1500 kişinin yoga ve pranayama yaptığı programda galiba 52 ülkeden Katılımcı var ve yüksek seviyeli öğretmenlerde herkesle birlikte öğrenci olarak yerlerini alıyorlar.
Çok Heyecanlı! Çok dinamik! Çok duygusal! Burada olmak gerçekten bir hediye.
Ilk gün Geeta Iyengar, Yoga’nın asana ile kısıtlı kaldığını bundan dolayı Asana’ya Yama ve Niyama’ları da eklememiz gerektiğini anlatan Uzun bir konuşma yaptı. Ancak her Yama ve Niyama Kuralı için verdiği Örnekler, asana Uygulamaları her ne kadar bilinse de tekrar ziyaret edilmesi gereken çok güzel bir arkeolojik buluntu gibiydi benim için. Zaman zaman Asana’ya takılıp felsefeyi unuttuğumuz oluyor, bedenimize ve bedenimizin sınırlarına bağlı kalıyoruz, halbuki ‘bedenin huzur bulması için önce kırılması’ gerekiyor derken de Geeta Iyengar huzura ( Samadhi ) giden yolun beden, zihin ve ruh birlikteliğini yakalamanın bedenin sınırlarını Yama ve Niyama’yı anlayarak zorlamak olduğunu anlattı.
Ikinci gün sabah ( bugün) Asana pratiği ile başladık. Klasik pozlara derinlemesine girdik ancak en hoşuma giden noktalardan biri Geetaji’nin “Trikonasana diyorsunuz ama Utthita Trikonasana demiyorsunuz” hatırlatması idi, çünkü Utthita’nın Sanskritçe’de yaklaşık 20 anlamı var! Sadece bazıları: çabalama, var olma, Doğuş, yüksek, aktif, uzayan….gerçekten uzun zamandır Utthita Trikonasana, Utthita Parsvokonasana değil Trikonasana, Parsvokonasana yaptığımı ve öğrettiğimi fark ettim. Vira 1 de arka bacağın önemini bilmek yetmiyor uygulamak gerekiyor! Bu pozda bir kez daha her hücremin yoga yapabileceğini gördüm. Kendi potansiyelimizi, kendimize sınırlar koyarak aslında Utthita’dan uzaklaştırıyoruz, çabuk memnun olup, çabuk korkuyoruz ve kendimizi bulmakta zorlanıyoruz.
İki saatlik bir ders sonrası ara verdik, ve ara verdikten sonra sadece Savasana yaptık. Hayatımda ikinci kez Kozmik bir Savasana yaptığımı fark ettim. Zihnim sessiz, bedenim sakin, ruhum hafif çıktım o Savasana’dan. Kimliksiz, Ben’siz, Yargısız, Yorumsuz, Sözsüz.
Yemek sonrası Guruji’nin yetiştirdiği ve el verdiği Abhijata bize Iyengar Yoga’da kullanılan malzeme çeşitliliğinin nedenlerini dedesinden ve kendisinden öykülerle bir sunum yaparak Anlattı. Abhijata daha 20’li yaşlarda, kendine Güvenli ve küçük yaşdan beri Guruji ile çalıştığı için son derece bilgili. Malzeme anlatırken zıpladı Sirsana ‘ya, havada duran ayaklarına 5 kg ağırlığında silindirik ağırlık bağlatıp bize o ağırlığın kendisine nasıl dengeyi öğrettiğini anlattı. Bunları yaparken de hem konuştu, hem güldü, hem de asistanına direktif verdi. Hemen ardından bir Urdhva Dhanurasana’nın duvarla nasıl hafifleyebileceğini anlatmak için pozla girdi. Bilmeyenlere anlatmak gerekiyor; Abhijata minik bir kadın değil! Boyu ve kilosu var, Batı dünyasında rast gelemeyeceğiniz bir yoga öğretmeni Görüntüsü majestik, dal gibi değil, kalçaları doğurgan gerçek bir Kapha- Vata kadını. Ancak pozlarda yakaladığı hafiflik bu işin kalça ve göbekle ilgisi olmadığını anlamaya yeterli! Çok hoş anekdotlarla süsledi sunumunu, en sevdiklerimden bir şuydu: Abhijata Öne eğilmelerde zorluk çeken biri, çok çalışması gerekiyormuş o pozları yapmak için. Bir gün dedesi ( BKS Iyengar) Uttanasana yaparken kendisini görmüş ve pozu beğenmemiş. Abhijata’yı tabureye çıkarmış, ayakta parmakları tabureden sarkana kadar Öne yürütüp ardından Uttanasana yaptırıp ağırlığını öne vermesini istemiş, Abhijata düşmekten korkunca da ona ‘böyle korkarak hayat geçermi, Geçmez, yazık olur hayatına’ diyerek pozu yaptırmış bunu anlatırken Abhijata taburenin üzerinde ve pozu dedesinin tavırları ile anlatıyordu. Salon hem gülerek hem de hayranlıkla izliyordu bu genç Guru’yu.
Kullanılan malzemenin alışkanlık yapmaması gerektiğini, malzemeye, Öğretmene Bağımlı olmamak gerektiğini ve malzemenin ‘ nesnelleştirilmiş anlatım’ ( objectified expression) olduğunu anlattı. Malzeme, ancak sizin bedeninizin bir parçası olabiliyorsa, sizin bedeninize (asana sırasında) potansiyelini bulmasına yardımcı oluyorsa, pozu daha Sattvic bir şekilde uygulamanıza izin veriyorsa gerekli ve yardımcı. Yoksa malzeme bir alışkanlık ve/ya tembellik yaratıyorsa o zaman malzemeyi değil bedeni kullanın diyor.
Bu kısa yazıda Pune’yi, onca insanın aynı anda mantra söylemesini, eski tanıdıklarla karşılaşmanın güzelliğini, yeni kişilerle tanışmanın getirdiği Zenginliği, mesela Christian Pisano/ Manuoso Manos/ Stephanie Quirk/ Joan White/ Jayne Orton/ Eyal Shifroni gibi isimlerle ayni yerde yoga yapmanın ve onlarla birlikte öğrenci olmanın verdiği Duyguları satırlara sığdırmak benim için imkansız.
Devamı gelecek….namaste.